Divan edebiyatında nazım biçimlerinin yanında nazım türleri de vardır. Bu nazım türleri, işlediği konuya göre isimlendirilir.
Tevhid: Allah’ın birliğini ve yüceliğini konu edinen ve kaside nazım biçimiyle yazılan şiirlerdir.
Münacat: Allah’a yalvarıp yakarmak, ondan af dilemek için yazılan şiirlerdir. Genellikle kaside nazım şekliyle yazılır. Tevhit ve münacat divanlarda en başta yer alır.
Naat: Hz. Muhammed i övmek için yazılan şiirlerdir. Kaside şeklinde yazılan bu tür şiirlerde Hz. Muhammed’in türlü vasıfları ve mucizeleri anlatılır.
Mersiye: Ölen kişilerin ardından söylenen yas şiirleridir. İslamiyet öncesi edebiyattaki adı “sagu”, halk edebiyatındaki adı ise “ağıt “tır. Genellikle terkib-i bend ve kaside nazım şekliyle yazılır.
Medhiye: Ünlü bir kişiyi övmek için kaside şekliyle yazılan şiirlerdir. Ya padişah, vezir, şeyhülislam gibi yaşayan devlet büyüklerine ya da 4 halife ve başka din-tarikat ulularına yazılır.
Hicviye: Herhangi bir kişiyi ya da düşünceyi yermek amacıyla kaside veya kıt a nazım biçimleriyle yazılan şiirlerdir. Halk edebiyatındaki adı “taşlama”, yeni şiirimizdeki adı “yergi”, Batı edebiyatındaki adı ise “satirik şiir”dir. Medhiyelerde ve hicviyelerde abartılı bir üslup vardır. En ünlü hicviye şairi Nefi dir.
Fahriye: Şairin kendisini övdüğü şiirlerdir. Genellikle kasideler içinde bir bölümdür. Fahriyede de sanatlı bir üslup kullanılır.
DİVAN ŞİİRİ
Divan şiirinin genel özellikleri şunlardır:
- Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
- Daha çok tam ve zengin uyak kullanılmıştır.
- Şiirler, “göz için kafiye” anlayışıyla yazılmıştır.
- Nazım birimi olarak ağırlıklı olarak beyit tercih edilmiş, beyte göre az da olsa dörtlük kullanılmıştır.
- Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalar yoğun olarak kullanılmıştır.
- Oldukça sanatlı, ağır bir dili vardır.
- Anlam ve söz sanatlarına yer vermek bir hüner olarak görülmüştür.
- Gazel, mesnevi, kaside ve rubai gibi Arap ve İran edebiyatı nazım şekillerinin yanı sıra Türklere ait olan şarkı ve tuyuğ nazım şekilleri de kullanılmıştır.
- Şiirler konularına göre tevhit, münacat, naat, methiye, fahriye, mersiye, hicviye adlarını almıştır.
- Aşk, şarap, sevgili, Allah aşkı gibi konular ağırlıklı olarak işlenmiştir.
- Bütün güzelliğine değil parça güzelliğine önem verilmiştir.
- Somut konulardan çok soyut konular işlenmiştir.
- “Sanat için sanat.” anlayışı egemendir.
- Konudan çok konunun işleniş biçimi önemsenmiştir.
- Divan şiirinin İran edebiyatından aktarılmış, şaire özgürlük tanımayan bir estetiği vardır.
- Duygu ve düşünceler kalıplaşmış sözlerle; yani “mazmun”larla anlatılmıştır.
- Şairler, mahlaslarını son beyitte söylemişlerdir.
Gazel
Benî candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı Felekler yandı âhımdan murâdım şem’i yanmaz mı Kamû bîmârınâ cânan devâ-yî derd eder ihsan Niçin kılmaz manâ derman menî bîmâr sanmaz mı Gamım pinhan dutardım ben dedîler yâre kıl rûşen Desem ol bî vefâ bilmen inânır mı inanmaz mı Şeb-î hicran yanar cânım töker kan çeşm-i giryânım Uyârır halkı efgaanım karâ bahtım uyanmaz mı Gül’î ruhsârına karşû gözümden kanlu âkar sû Habîbım fasl-ı güldür bû akar sûlar bulanmaz mı Değildim ben sanâ mâil sen etdin aklımı zâil Bana ta’n eyleyen gaafil senî görgeç utanmaz mı Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır Sorun kim bû ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder